Kooperatif mantığı nedir ve ülkemizde özellikle ilimizde neden istenen düzeyde değildir?
Sayısal ve teknik konulara girmeden şöyle anlatılabilinir; birkaç arkadaş bir araya gelirsiniz, belli bir miktar sermaye/mal ortaya koyarsınız ki eşit olmak zorunluluğu yoktur, yapacağınız iş fikri belliyse en ekonomik şekilde işi ortaya çıkarırsınız, görev dağılımı yaparsınız ve ticarete başlarsınız.
Bana göre Türkiye'de kooperatifleşmeyi yapıp başarılı olan en önemli kurumların başında PANKO (Pancar Kooperatifi) geliyor.
Yüzlerce markası var ve belki de çoğumuzun bilmediği bir bilgi; TORKU bir PANKO Birlik kuruluşudur.
Bu başarının altında neler yatıyor dersek yüzlerce madde sayarız. Ancak en başında kurumsallık ve liyakat geliyor.
Bugün PANKO Birlik Genel Merkezi'nde ve illerde son derece donanımlı ve işinin ehli insanlar yönetici ve uzman pozisyonunda görev yapıyorlar. Hal böyleyken bir değil, onlarca TORKU çıkarmamak işten bile değil.
Konuyu dağıtmayalım, biraz minimal düşünelim ve Elazığ'a gelelim.
Elazığ'da kooperatiflere örnekler ancak inşaat kooperatifleri, tüketim kooperatifleri gösterilebiliyor.
Çağdaşlarım ve büyüklerim rahatlıkla hatırlayacaktır. Sümerbank vardı. Gıda alışverişinden giyime, halıdan perdeye tüm ihtiyaçlarımızı Sümerbank'tan yapardık. Ve yine hatırlayacaksınız bu Sümerbank'ın dönemin en popüler ve pahalı caddesinde mağazası vardı.
Nesilden nesile aktarılabilecek kooperatifler kurmak mümkünken neden ayrı ayrı işler yapıp ayrı ayrı batıyoruz.
Çünkü milyonluk işyerine 3 kuruş veren kendini patron ilan ediyor,
Çünkü 3 kuruşluk bu insan kendinden habersiz iş yapılınca yaygara koparıyor,
Çünkü 3 kuruşluk küçük ortak kendine orada imtiyaz tanınmasını istiyor,
Çünkü 3 kuruşluk vatandaş kilosuna bakmadan insanları örgütleyip oranın zarar edip nihayetinde kapanması için elinden geleni yapıyor.
3 kuruşluk insanlarla uğraşmak da zordur Allah için.
3 kuruşlukların hak ettiklerini herkes bilir.
Arife tarif gerekmez.
Her zaman yaptığım çağrılarımı yineliyorum. Özellikle genç kardeşlerim ve arkadaşlarıma,
- Bir yerlerden elde ettiğiniz helal paraları kafelere gömüp 3 ay sonra büyük heveslerle yaptığınız mekanları satılığa çıkarmayın.
- Devlet, harikulade destekler veriyor. Bu yazıyı okuyabiliyorsan internetin var. İlgini çekiyorsa ve merak ediyorsan lütfen şu satırdan sonra yazıyı kapat ve bu destekleri araştır.
- 10 metrekare bağın bahçen varsa Allah rızası için git oraya emek ver. Şehre gelip asgari ücrete rıza gösterme. Emeğine, gençliğine ve ülkene yazık ediyorsun. Yapmaya paran mı yok? Tarım il müdürlüğü seni bekliyor.
- Üretelim. Ne üretelim? Çorap üretelim, çivi üretelim, lastik üretelim, mendil üretelim, peçete üretelim, çocuk bezi üretelim, yazılım üretelim, bardak üretelim, kaşık çatal üretelim, kibrit üretelim, kürdan üretelim.....
Yeter ki boş laf üretmeyelim.
- Altın kuru keyfin yerinde tabi konuşursun demeyin. Mevcut işimle hayatımın sonuna kadar Allah'ın izniyle rahat ve bolluk içinde yaşayabilirim. Şayet arkadaşım, dostum, akrabam, mahallelim, komşum, aynı ortamı paylaştığım insanlar vs. benle aynı standartta yaşayamıyorsa Allah şahit rahatsız oluyorum ve bu fikir devamlı kafamda dönüyor. Bu insanlar için ne yapılabilir, nasıl adımlar atılabilir.
Attığımız adımlar olmuştur, kimi başarılıdır, kimi başarısız kimi de muallakta.
Bundan sonra da bu zihniyetle yaşamımı sürdürmek için elimden geleni yapacağım.
Birçok sermaye sahibi var ki yeni ve gerçekten parlak iş fikirleri olan gençleri bekliyorlar. Az önce dedik ya üretelim. En önemlisi fikir üretelim fikir. Amma fikir gibi fikir.
Aha bi fikir buldum gral.
Bi gahve açak, 20 masa atsak, bi de digitürk atarık. Günde en aşağı 1000 çay satarık. Off 6-7 ayda paramızı çıkartırık sonra gelen kar. Ne dedin ortak?
Bu arada Gazi Caddesi hala Elazığ'ın en popüleri mi???
