Faruk ATAŞ

Ceza İnfaz Yasası ve Adalet Beklentisi

Faruk ATAŞ

Plansızlık ve öngörüsüzlüğün, ben yaptım oldu mantığının at başı gittiği bir süreçten geçiyoruz.

Ülke olarak pandemik bir salgınla mücadele içindeyiz.

Her gün artan ölümler ve gittikçe yayılan virüs salgını.

Kaygılanmamak elde değil.

Bu süreçte meclise getirilen ve kanunlaşan ceza infaz yasası.

Akıl alır gibi değil.  

Gelecek adına endişe verici.

Siyasi rant uğruna bütün kazanımların ortak fayda gözardı edilerek azınlığın rantına feda edildiğini kaygılanarak izliyoruz. İzliyoruz zira ülke adına karar verenlerin ülke bütünlüğünü, toplumsal barışı ve hassasiyeti dikkate almadığı aşikar.

Mecliste  önceki gün kabul edilen yetmiş maddelik ceza infaz yasası buna bir örnek; söz konusu bir madde şöyle:''Toplam 10 yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkum olanlar hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık edecek'' cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, kasten adam öldürme cumhuriyet savcılarının kararına göre cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye karar verilecek gibi toplum vicdanını yaralayan bunun gibi maddelerin alelacele  görüşülüp  kabul edilmesi sosyal adalete olan güveni sarsmaktadır.

Yasalar adalet komisyonunda görüşülürken hukukçuların, tutuklu yakınlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve muhalefetin görüşleri ve önerilerine ya başvurulmamıştır yada dikkate alınmamıştır anlaşılan.

En basit ifade ile bireye karşı işlenen suçların affını devletin affetmesi kabul edilemez ve devlet bu hakkı kendinde göremez.

Bir hukuk devletinde bu olmamalı.

Devlet kendisine karşı işlenen bir şuçu affedebilir ama bireye karşı işlenen bir suçu affetme haddini kendisinde görürse toplumun adalete olan güveni sarsılır.

Terör ve terör faaliyetlerinin ne olduğu ceza kanununda açık bir şekilde tanımlanmış durumda, buna rağmen iktidar mensuplarının kendisine karşı olan bir durumu kolaylıkla terör kapsamına alabilme kolaylığı göstermektedir.

Gazetelerde yer alan bir haber buna örnek teşkil etmekte: "Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanı Fahrettin Altun'un boğaziçi'ndeki kaçak inşaatının yıkımına ilişkin haberlere''terör'' soruşturması açılabilmektedir." 

Kime aittir bilmiyorum ama ''devletin dini olmaz adaleti olur'' sizce de böyle değil mi ?"

Yorumlar 1
İstanbul 18 Nisan 2020 16:49

Tebrikler.

Yazarın Diğer Yazıları