Alpay GÖKÇE

Ben Belediye Başkanı Olsam...

Alpay GÖKÇE

Mahalli idareler seçimlerine doğru hızla yol alıyoruz. Seçimin gereği olan çalışmalar geçmiş seçimler kadar olmasa da hız almaya başladı.

Adaylar bir yandan saha çalışması yaparken öte yandan proje hazırlama telaşı içindeler. Umarım oy avcılığı, seçimi kurtarma kaygısı ile uçuk kaçık, gerçekleşmesi mümkün olmayan projelerden uzak dururlar.

Bu hem halkı aldatmaya girer hem de saha da güven bunalımı yaratır. Adaylara olan inancın azalmasına yol açar. Geçmiş dönemde bunların örneklerini sıkça yaşadık. Bir çok proje kağıt üzerinde kalmaktan öteye geçemedi.

Ben bugün ki yazımda kaldırım, asfalt, köprü, park, üst geçit gibi rutin belediyecilik anlayışından ziyade kurulması elzem olan bir modelden bahsetmek istiyorum.

Bana göre;

Elazığ'da seçilecek belediye başkanı " Ak Saçlılar, ihtiyarlar heyeti " tarzında kendini ve belediyeyi denetleyecek, dalında rüştünü ispat etmiş kişi ve kanaat önderlerinden oluşan bir üst akıl mekanizması kurmalıdır.

Bu yapı başkanın çevresindeki kişi ya da dalkavukların! söyleyemediği, söylemeye cesaret edemediği, nahoş gelişmeler belirdiğinde karşısına çıkıp hakkı haykırıp gidişata dur diyecek bir oluşum olmalıdır.

Takdir edersiniz ki kendi kaderini ve geçimini başkanın iki dudağının arasında zanneden zavallı ve acizlerin! hakkı haykırıp duruş göstermesini bu devirde beklemek saflık olur!

Hele ki '' Padişahımız çok yaşa '' yalakalığı çok kabul görüp bu tiplerin el üstünde tutulmasına şahitlik edince diğer türlüsünü ortaya koymak gerçekten babayiğit işi..

Maalesef insanlar artık rızkı Allah'tan değil kuldan bilir hale gelmiş durumdalar. Söz ile '' biz rızkımızı Allah'tan biliyoruz '' beyanları dilden kalbe inmediği için doğruları konuşmaktan korkar olduk.

Oysa kalpten inanmış bir insan geçimi kuldan değil Allah'tan, şifayı ilaçtan bilmez Rabbine teslim olur korkmaz!

Bahse konu ettiğimiz mekanizmanın İslam ve Osmanlı tarihinde yer aldığına şahitlik ediyoruz.
,
Hz. Ebubekir Halife seçildiğinde şöyle demişti;

“Eğer iyilik yaparsam bana yardımcı olun, şayet doğru yoldan şaşar isem beni düzeltin. ''

Yine ” Hz. Ömer'de halka “Ben bir hata yaparsam ne yaparsınız?” Diye sormuş, “Seni kılıçlarımızla düzeltiriz ” diye cevap almıştır.

Böylesi bir denetleme mekanizmasının hakim olduğu yerde yanlış yapmak ne derece kolay olabilir siz düşünün..

Osmanlı da ise bir çok Padişahın Ak Şemsettin, Molla Gürani, Şeyhülislam gibi üst akılları kendilerine akıl hocası ve denetleme makamı yaptığı bilinmektedir.

Günümüzün hastalığı herkesin her şeyi ben bilirim havasında olup hiçbir şeyi bilmemesinden kaynaklıdır. İstişare ve meşveret kurulu işlemeyen hiçbir kişi veya yapı mamur olamaz

Şu dönemde '' KİBİR ve RANT '' belediyeciliği anlayışında insanlar kendini denetletmeye ve sorgulanmaya açar mı derseniz biraz hayalci olduğumun farkındayım elbette.

Gözden kaçırılmaması gereken husus olmadığı için bu halde olduğumuzdur. O nedenle olmalı mı mutlak suretle olmalı..

Yine bu kurul şehirle alakalı şehrin yararına olacak projeler hazırlayıp başkana ve ekibine ekstra katkı sağlamalı işini kolaylaştırmalıdır.

Öyle sanıyorum ki devletin yukarılarında bu sistem işletiliyor.

Ülkemizin son 7 yıllık sürecinde bu heyetin ortak aklının ülkeyi dizayn ettiğine inanıyorum. Sn ERDOĞAN'ın kendini bu oluşuma teslim ettiğini düşünenlerdenim.

Bütün keskin virajları '' AK SAÇLILAR '' ile geçtiğimiz fikri ben de çok hakim. BİN yıllık devlet geleneği olan bir ülkede aksini düşünmek yanlış olur.

Devlet olma kimliğine erişmiş tüm ülkelerde de bu yapılar mevcuttur. Şayet yok ise devlet değildir..

Ez cümle; Ben belediye başkanı olsam en büyük projelerimden biri bu olur.

Belediyeyi devlet yönetir gibi yönetmek gerek..

Kaldırım, köprü, üst geçit, çiçek, heykel sizin işiniz olsun...

Yazarın Diğer Yazıları