Doç. Dr. Y. Emre Karakaya

Eğitimde Teknolojiyi Anlayabilmek

Doç. Dr. Y. Emre Karakaya

Son çeyrek yüzyılda teknolojik gelişmelerle birlikte, bilgiye erişimin kolay hale gelmesi birçok alanda değişimi beraberinde getirmiştir. 

Gelişmiş ülkelerdeki teknolojik gelişmeler, online öğrenme ortamları, bulut teknolojisi, mobil teknoloji, yapay zeka, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik olarak öne çıkmakta ve yeni imkanlar sunmaktadır.  

Eğitimi de etkisi altına alan bu gelişmeler, yakın döneme kadar bilgiyi aktarmanın temel alındığı eğitim sistemlerinde, yenilik ve değişimi neredeyse olmazsa olmaza dönüştürmüştür.  

Teknolojik gelişmeler öğretmen, öğrenci, yönetici ve ailelere birçok olumlu yönün yanında problemleri de beraberinde getirmiştir. Örneğin, okul yöneticileri ve öğretmenlerin geleneksel olarak bildikleri düşünme ve davranış biçimlerini değiştirmesine de neden olmuştur.  

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, “Teknolojiyi bir araç ve eğitimde iyi işler yapabilmemiz için veriyi çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Burada da teknoloji devreye giriyor. Teknolojiyi, öğrencilerin her an kullandıkları günlük bir araç haline getirmek istiyoruz. Burada önemli olan eğitimin niteliğinin iyileştirilmesidir. Eğitimin evrenselliği teknolojinin evrenselliğiyle yakın ilişkide. Biz de önce evrensel bakarak öğrendiklerimizi yerele uygun hale getirmeyi hedefliyoruz. Hepimiz bu ülke için ortak bir hedefte ilerlemeliyiz. Hepimiz eğitimin geleceğini oluşturma konusunda çok çaba harcıyoruz” şeklindeki görüşleri ülkemiz için teknolojinin ne kadar önemli olduğunu özetlemektedir. 

Aslında, bu teknolojik gelişmeler eğitimde birçok soruyu ve problemi de beraberinde getirmektedir.

Örneğin:
•    Geleceğin eğitim kurumları nasıl oluşturulmalıdır?
•    Eğitim kurumları ve öğretmenler teknolojik gelişmelere nasıl ayak uydurmalıdır? 
•    Teknolojik çağın gerekleri için öğretmenlerin tutumları ne seviyede olmalıdır? 

Teknoloji çağı aynı zamanda bilgi toplumu çağıdır. Çünkü, internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte bilgi toplumu da meydana gelmiştir. Örneğin, üniversite öğrencilerinin akıllı telefonlarla notlarını alması,  tıp öğretim üyesinin sanal gerçekliği kullanarak fizyoloji veya anatomiyi anlatması talebi galiba ayrı bir tartışma konusudur. 

Teknolojik gelişmeler de gösteriyor ki öğretmen, yol gösterici konumundan “bilgi teknolojileri uzmanına” doğru da evriliyor. Çünkü, dersler sınıflardan fiziki anlamda çıkıyor, öğretmen-öğrenci etkileşimi sınırlandırılarak teknolojik imkanlarla sağlanıyor.

Bilgi çağının gereklerine uygun nitelikli bireyleri yetiştirmek artık bir zorunluluktur. Bu anlamda, eğitimin amaçlarının ne kadar verimli ve etkin kullanılıp kullanılmadığının bilinmesi gerekmektedir.

Eğitimde bu teknolojik yeniliklerin, insanları bilgi çağının gerektirdiği becerilerle donatacak nitelikte olması için eğitim sürecini daha etkin ve hedef odaklı hale getirmek olmalıdır.  

Birçok araştırma, 10 yıl sonrasında milyonlarca insanın bugün yaptıkları işi değiştirmesi gerekeceğine de işaret ediyor. Bu sonuçta göstermektedir ki, geleceğimiz olan çocukları bu perspektifte eğitmeliyiz.  

Gençlerimizin en gelişmiş teknolojilerle yarının dünyasına hazır olması artık bir zorunluluktur.

Konfüçyüs’ün ifade ettiği gibi, “Planınız bir yıllıksa pirinç ekin, planınız on yıllıksa ağaç dikin, planınız yüz yıllıksa çocukları eğitin” sözü her şeyi özetliyor. 

Bu teknolojik süreçte toplumların gelişmesi, karar vericilerin geleceği doğru bir şekilde planlamasından geçmektedir. Çünkü, ülke olarak bunu başarabildiğimiz takdirde gelişmiş ülke statüsüne kavuşabiliriz.

Görüşmek dileğiyle…….
 

Yazarın Diğer Yazıları