Av. Gizem Kalay

HUKUKUMUZDA ''MEHİR''

Av. Gizem Kalay

Erkeğin evlenirken eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya başka bir mala mehir denir.Gerek dinimizde gerekse hukukumuzda önemli bir yere sahip olan mehir, ödenme zamanına göre de muaccel veya müeccel mehir olarak ikiye ayrılmaktadır. Muaccel mehir evlilik anında peşin olarak ödenen mehir  olmakla, ödenmesi sonraya bırakılan mehire de müeccel mehir denmektedir.

Mehir senedini, Yargıtay ispat vasıtası olarak geçerli kabul etmektedir. Tek başına mehir senedine bağlı alacağın istendiği durumlarda yetkili mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 6 ncı maddesi gereği, davalı eşin ya da sözleşmede bağışlama vaadinde bulunanın yerleşim yeri mahkemesi olacaktır. Boşanma davası içerisinde mehir senedine bağlı alacağın istendiği durumlarda ise, boşanma davası için öngörülen yetkili mahkemede boşanma davası açılacak ve dava dilekçesinde mehir senedine dayalı alacak talep edilebilecektir. Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.Görevli Mahkeme ise Aile Mahkemeleridir.

Davaya konu edilen mehir alacağı, düğünde takılan ziynet alacaklarından bağımsız olan mehir alacağının yazılı olması ve kanuni para sınırının üzerinde olması halinde taahhüt edilen mehir karşılığının verildiği ancak yazılı delil ile ispatlanabilecektir.Dolayısıyla mehrin düğünde takılan ziynetlerle ödendiğine ilişkin savunmaların hukuki bir geçerliliği bulunmamaktadır.

T.C.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin E. 2010/13554, K. 2011/6261, T. 11.5.2011 sayılı ilamında; ‘’…Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Davacının talebi nişanda ve düğünde takılan ziynetler olmayıp, 13.8.2005 tarihli mehir senedinde taahhüt edilen 800 gram altına ilişkindir..Davalı taraf senet ile borçlandığı miktarı ödemek durumundadır.’’ Demektedir.

T.C.Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin E. 2013/5295, K. 2013/17657, T. 24.6.2013 Sayılı İlamında;’’ 18.10.2008 tarihli mehir senedine göre, davalı koca boşanma durumunda eşine 500 gram 22 ayar altın vermeyi taahhüt etmiştir. Bu sözleşmenin aksi yazılı bir delille ispatlanamamıştır. Hal böyle olunca, mehir senedinde de yazılı altın miktarının tamamına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.’’ Demektedir.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. m zamanaşımının başlangıcı boşanma kararının kesinleştiği tarihe göre belirlenmelidir ve Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.

Dinimizde önemli bir yere sahip olan mehir borcunu ödemeyen eşe karşı dava yolu ile de şartları bulunması halinde mehir alacağını talep edebilirsiniz.

Av.Gizem KALAY

Yazarın Diğer Yazıları