'Tayinimiz Elazığ'a Çıktığında Çok Sevindik. Burada Olmaktan Mutluyuz'

Hem Elazığ'a hem de Elazığlılara övgülerde bulunan Vali Çetin Oktay Kaldırım, Elazığ'da olmaktan mutlu olduğunu söyledi. Elazığ'a atanma süreci hakkındaki sorumuzu cevaplayan Vali Kaldırım, 'Şunu ifade edeyim, samimi olarak söyleyeyim ki hem kendi şahsım hem aile olarak çok mutluyuz, gayet memnunuz. Elazığ'a ilk tayinimiz çıktığında da çok sevinmiştik. Bakanımız da zaten bizi özellikle seçerek buraya görevlendirdiğini ifade etmişti. Önemli bir şehir, bakanlığın da çok önem verdiği bir şehir, hükümetimizin önem verdiği bir şehir... Gelince de daha iyi gördük. Memnuniyet duyduğumuz bir atama oldu. Dolayısıyla kendimizi de bu anlamda şanslı görüyoruz.'dedi.

'Tayinimiz Elazığ'a Çıktığında Çok Sevindik. Burada Olmaktan Mutluyuz'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Gazetemize verdiği özel röportajda hakkında merak edilenleri cevaplayan Vali Çetin Oktay Kaldırım, aynı zamanda şehrin kültürel çalışmaları hakkında da önemli bilgeler verdi. Kaldırım, “Kültürel değerlerimizi, markalaşmada önemli bir enstrüman olarak kullanmamız gerekiyor. Gençlerimizi değer yüklü okutmalıyız. Harput’u yeniden ihya edip, ayağa kaldırmamız gerekiyor ve Elazığ’ın ulusal düzeyde cazibe merkezi olmasını istiyoruz” dedi. İşte Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım Röportajının ikinci kısmının ayrıntıları…

İlimizi kültür-sanat anlamında değerlendirir misiniz?

“KÜRSÜBAŞI ÇOK ÖZEL, YENİDEN CANLANDIRMAK LAZIM”

Elazığ gerçekten tarihi derinliği son derece güçlü bir şehir, kadim bir şehir. Özellikle Harput ve Palu gibi merkezleri tarihte sadece kültür sanat açısından değil, ilim irfan öğrenme açısından, edebiyat açısından, dini ilimler açısından, eğitim açısından gerçekten dünyada ünlü merkezlerden olmuş. Önemli bir ilim irfan merkezi olmuş. Bunu yabancıların açtığı kolejlerden eğitim kurumlarından da görebiliyoruz. Yani Elazığ’dan dünyaya insan kaynağı yetişmiş. Burası aynı zamanda hafızların yetiştiği dini eğitim merkezi olmuş, çok kıymetli insanlar yetişmiş; dünyanın farklı coğrafyalarına ilim irfan götürmüşler. Bunun yanı sıra Elazığ’ın müthiş bir kültür- sanat derinliği var. Özellikle muhteşem bir musikisi var. Edebiyatı çok güçlü... Harput geleneğinden gelen çok kıymetli bestekarlar şairler, sanatçılar yetişmiş. Dolayısıyla bu önemli bir bakiyedir. Bunu çok iyi değerlendirmek lazım. Kamu yararına çalışan derneklerimiz var. Bunları biraz daha bu sürece dahil edip yeniden yapılandırıp organize etmek lazım. Burayı kültür-sanat ve özellikle musiki anlamında değerlendirip buradan türkülerin hoyratların bestelerin şiirlerin çıktığı şairlerin yetiştiği, tekrar Esat Kabaklı’ların, Paşa-Enver Demirbağ’ların yetiştiği merkez haline getirmek lazım. Kürsübaşı çok özel. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde de yer alan önemli bir değer Kürsübaşı. O bakımdan iyi değerlendirmek lazım. Kürüsbaşı denince sadece musiki algılamamak lazım.Şehir ile ilgili sohbetlerin yapıldığı, ilim konularının konuşulduğu, edebi sohbetlerin yapıldığı, birçok konunun görüşüldüğü en sonunda tatlı bir şekilde musiki ile bağlandığı çok kıymetli bir etkinlik. Bu yönüyle Urfa sıra gecesinden daha kıymetli bir gelenek... Sıra gecesi kadar markalaştırılamasa da çok iyi değerlendirmek, bu tür değerlerimizi yeniden canlandırmak lazım... Bunun yanı sıra bizim Çok önemli kültürel değerlerimiz var. El sanatlarımız var; tel kırma Elazığ’dan çıkmış. Tarihi Bartın’dan daha eski. Ama tescilini Bartın almış. Gastronomisi çok zengin ama gölgede kalmışız. Bunları da çok iyi değerlendirip hem markalaşma da hem tanıtımda önemli bir enstruman olarak kullanmak lazım.

İlimizde geçtiğimiz aylarda ilk defa bir kitap fuarı açıldı, bu konuda neler söylemek istersiniz?

“GENÇLERİMİZİ DEĞER YÜKLÜ OKUTACAĞIZ”

Elazığ gibi bu tür kültürel geçmişi olan merkezler için bu tür faaliyetler çok önemli. Bu tür etkinlikler insanlarda farkındalık oluşturmak açısından hem de imza günleriyle yazarlarımızla tanışmaya, yazarlarla gençlerimizin haşır neşir olunmasına katkıları oluyor diye düşünüyorum.Bir de önemli bir gençlik var. Önemli bir üniversite ve bu üniversitede okuyan önemli bir öğrenci kesimi var. İnsanların okuma ile tanıştırılması kaliteli okumanın sevdirilmesi açısından bu tür etkinlikler çok önemli. Elâzığ’da bu sene ilk defa Belediyemiz tarafından kitap fuarı açıldı. Bu anlamda çok iyi bir çalışma yaptığı için Belediyemize de teşekkür ediyoruz. Bu etkinliklerçok önemli, şehrin geçmişine, bakiyesine sahip çıkması açısından çok önemli. Hem de şehirler artık okuyarak ön plana çıkmalı. Özellikle gençleri okumaya sevk etmeli, yönlendirmeli, çok okumalarını temin etmeli. Keşke bu gibi etkinlikler yılda iki üç defa yapılabilse. Millî Eğitim Müdürlüğümüz ile birlikte bir okuma kampanyası başlattık. Özellikle çocuklarımıza okuma alışkanlığı aşılamamız lazım. Yaptığınız bir çalışmanın kalitesi ve sürekliliği buna bağlı. Yanişehirler, ülkeler dönemsel olarak başarı yakalayabilir ama kalıcılığı ve kalitesi okumakla alakalıdır. Kaliteli insan yetişmesiylealakalıdır.Gençlerimizi değer yüklü okutacağız inşallah.

Harput’un UNESCO sürecinde sizin ne gibi çalışmalarınız olacak?

“HARPUT’U YENİDEN İHYA ETMEK, YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK LAZIM”

Geçtiğimiz yıl UNESCO’ya bir girişim yapıldı zaten. Uzun soluklu bir süreç. UNESCO’nun çok ciddi kriterleri var. Öncelikle bizim bu kriterleri yerine getirmemiz lazım. Çok uzun soluklu bir süreç olabiliyor. Ama geçici listede olmak bile çok kıymetli bir şey. Ama bir varlık UNESCO ya alınırken sadece fiziki yapısına bakılmıyor.O şehirde icra edilen kültür-sanat etkinliklerine, geçmişine, tarihine, halkının orada var olan değerlere sahip çıkmasına vs birçok şeye bakılıyor. Fiziki olarak Harput’ta yapmamız gerekenler var. Harput’u yeniden ihya etmek, yeniden ayağa kaldırmak lazım. Restorasyonlarla adeta tarihi açıdan 1800’lü yıllara döndürebilmek, yaşanabilir bir mekân haline getirebilmek çok önemli. Müzelerle, sanat galerileriyle, Harpurt’ta icra edilecek kültürel-sanatsal faaliyetlerle inşallah UNESCO’ya tam manasıyla kriterleri yerine getirmiş olur. O zaman da listeye alınmış olur. Bu süreç bile çok önemli.

Harput’ta Vali Konağı tamamlandı. Bu konak hangi amaçlar için kullanılacak?

“MUSİKİ MÜZESİNİ ÖNEMSİYORUM”

Orası çok güzel yapılmış. Güzel bir konak olmuş. Vali Murat Zorluoğlu’na teşekkür ediyoruz. Konak, Vali Konağı olarak belli dönemlerde kullanılabilir ama biz sadece kendimiz kullanmak istemiyoruz. Özellikle yurt içi ve yurt dışından gelen misafirleri ağırlamak için kullanılabilir. En son Çalışma Bakanımız geldiğinde orada ağırladık. Akabinde orada bir Kürsübaşı gecesi düzenledik. Gelen misafirler de çok beğeniyorlar. Bu konağı bu tür etkinlikler için de kullanıp bu konağı şehrin bir prestij mekanı haline getirmeyi arzuluyoruz. Özellikle musiki müzesini önemsiyorum benzeri altyapılarla mekanlarla daha da zenginleştirip orayı güzel bir şehrin kalbi haline getirip gelen insanları ağırlamayı düşünüyoruz.

Hazar Şiir Akşamlarında kendi sesinizden kendi yazmış olduğunuz şiirinizi seslendirdiniz. Şiire olan merakınız hakkında konuşabilir miyiz?

“ŞİİRLERİMİ KİTAPLAŞTIRACAĞIM”

Vakit buldukça şiir yazıyorum. Makaleler de yazıyorum ama son dönemde şiire ağırlık verdim. Kitap çalışmam da var.Bittiğinde onu kitaplaştırmayı planlıyoruz. Şiiri hem okumayı severim hem de yazmayı severim. İnşallah kitaplaştıracağım.

Elazığ’ı ileride nerede görmeyi hedefliyorsunuz?

“ELAZIĞ’IN ULUSAL DÜZEYDE CAZİBE MERKEZİ OLMASINI İSTİYORUZ”

Daha yeni başladık. Tabi büyüklerimizin takdirini bilemeyiz. Burada ne kadar kalacağımızı ne kadar hizmet edeceğimizi ne kadar görev yapacağımızı bilemeyiz. Ben Elazığ’da uzun süre görev yapmak isterim. Elazığ potansiyeli gerçekten yüksek, kodları sağlam bir şehir, insanların kalitesi çok üst düzeyde olan bir şehir. Bölgedeönemli bir yere sahip. Elazığ’ın ulusal düzeyde hem önemli bir turizmmerkezi olması açısından, hem de yatırımlar bakımından cazibe merkezi olmasını istiyoruz. Böyle konumlandırmamız lazım. Hedeflerimizi büyütmemiz lazım. Adım adım ilerleyen çalışmalar yapmamız lazım. Kabuğumuzu kırıp özellikle dünyaya açılmamız lazım. Kamu olarak biz planlamalarımızı yaptık, farklı ülkelere gidip tanıtımlar yapacağız. Onları Elazığ’a davet edeceğiz. Özel sektörün de artık vizyonunu hedeflerini bu noktada geliştirip kabuğunu kırması lazım. Özel sektör ne kadar hızlı davranır vizyonunu geniş tutarsa kamunun işi de o kadar kolaylaşır. O kadar kendine rahat hedef çizmiş olur. Stratejilerimiz hedeflerimiz büyük. Başladık inşallah adım adım hedeflerimize ulaşacağız. Şehir de bunu tüm kesimleriyle kabullenmiş durumda. Hedefimiz Elazığ’ın hem yatırım hem turizm açısından bir cazibe merkezi olması.

Elazığ’a vali olarak atandığınız zaman neler hissettiniz? Daha önceden İlimize dair bilgileriniz var mıydı?

“ELAZIĞ’A AİT İZLENİMLERİM OLUMLUYDU”

Daha önceden Elazığ’a gelmek nasip olmamıştı. Sadece Urfa’da vali yardımcılığı görevindeyken Sivrice İlçemizden geçerken orada bir yemek yeme fırsatımız olmuştu. Elazığ’ı haricen biliyordum. Meslek hayatım boyunca Elazığ’da daha önce görev yapmak gibi, gelip konaklamak gibi bir imkânım olmadı. Ancak Elazığ’da çok kıymetli tanıdıklarımız, dostlarımız, iş adamı arkadaşlarımız vardı. Elazığ’ın kamuoyundaki algısını ve dostlarımızdan edindiğim izlenimler çok olumluydu. Elazığ insanının kalitesi, duruşu, şehir olarak önemli bir yeri olduğunu çok kıymetli insanların yaşadığı bir şehir olduğunu biliyorduk. Atandığımda şehre ilk defa gelmiş olduk.

Görev yaptığınız süre içerisinde Elazığ’ı nasıl gördünüz?

“KENDİMİ ŞANSLI GÖRÜYORUM”

Bu süre içerisinde şunu ifade edeyim, samimi olarak söyleyeyim ki hem kendi şahsım hem aile olarak çok  mutluyuz,  gayet memnunuz. Elazığ’a ilk tayinimiz çıktığında da çok sevinmiştik. Zira Vali olarak mesleğe başlayan kararname çıkıp atananlar atandığı yeri ister istemez araştırırlar. Benden önce görev alan meslektaşlarım da Elazığ’a atandıkları zaman sevinmişler. Zira Elazığ ilk atama için çok güzel bir şehir. Şehir olarak bilmediğimiz halde dışarıdan algısı bizim nezdimizde çok olumluydu. O bakımdan hem kendim, hem çocuklar gayet mutlu olduk. İster istemez tekrar bir araştırma yapıyorsunuz. Etraflıca bir araştırma yapınca da son derece memnun olduk. Bakanımız da zaten bizi özellikle seçerek buraya görevlendirdiğini ifade etmişti. Önemli bir şehir, bakanlığın da çok önem verdiği bir şehir, hükümetimizin önem verdiği bir şehir... Gelince de daha iyi gördük. Memnuniyet duyduğumuz bir atama oldu. Dolayısıyla kendimizi de bu anlamda şanslı görüyoruz.

Oldukça yoğun bir temponuz var. Bizler de gazeteci olarak takip etmekte zorlanıyoruz. Sizin de kendinizi yorgun hissettiğiniz zamanlar oluyor mu?

“YORULMAK AKLIMIZA BİLE GELMEMELİ”

Bu gibi görevleri seçecekseniz şayet yorulmayı unutacaksınız. Bugün görüyoruz; Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız v.s yorulmak nedir, uyku nedir bilmiyorlar. Ülkemizin bulunduğu durum, konum mücadele ettiği kesimler, özellikle dışarıdan gelen tazyikler, baskılar yani çok özel bir süreçten geçiyoruz. Ülkeye sıçrama arifesinde aynı zamanda bölgesinde ve dünyada sorunlarla mücadele ediyor. Büyük hedefleri olan bunları da ortaya koyan bir ülkeyiz. Dolayısıyla bu dönemde yorulmak bir insanın aklına gelmemeli. Şahsım için demiyorum, Kim olursa olsun bütün kamu görevinde olanlar için söylüyorum. Bugüne kadar bir çalışıyorduysak, bundan sonra üç çalışacağız. Üç uyuyorduysak bir uyuyacağız. Yorulmak aklımıza bile gelmemeli. Kaymakam olduğumdan beri yaklaşık 20 yıla yakın bir zamandır mesleğimi severek yapıyorum. Halkın içinde olmayı seviyorum. Ankara’da müsteşar yardımcısı olduğum dönem (çok önemli bir görevdi tabii) vatandaştan kopuk bir görevdi. Ben sahayı seven bir insanım. Dışarıda olmayı seven biriyim. Vatandaşın arasında olmak, onların sorunlarını çözmek hoşuma gidiyor. Bu açıdan kendimi şanslı görüyorum. Böyle bir meslekte görev yaptığım için bunun akabinde bir vali olarak görev yaptığım için kendimi şanslı görüyorum. Bu açıdan yorgunluk aklıma gelmiyor.

Bu yoğun tempoda ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?

“BU GÖREVİ AİLECE YAPIYORUZ”

 Aileme vakit ayırmaya onları da ihmal etmemeye çalışıyorum. Onlar da yıllardır alışkınlar zaten bu çalışma temposuna. Ben kaymakam olarak mesleğe başladığımda yeni evlenmiştim. Dolayısıyla bu süreci onlar da yaşayarak öğrendiler. Eşimde farklı etkinlikler de bulunuyor. Elinden geldiğince programlara katılıyor. Özellikle kadınlara yönelik, ihtiyaç sahiplerine, şehit ailelerine yönelik programlarda bulunuyor. Anlayacağınız ailece bu görevi yapıyoruz, alışkınız. Ailem de gayet anlayışlı davranıyor ve takdir ediyorlar. Biz de elimizden geldiğince vakit buldukça çocuklarımıza da vakit ayırmaya çalışıyoruz. Röportaj: Songül DURSUN- Sami ÖZER