Minik Abdullah kapı kapı iş arıyor

Savaşların en çok mağdur ettiği kesimlerin başında tabiî ki çocuklar geliyor. Suriye'de yaşanan savaş da en çok onları etkiliyor. Savaştan dolayı ülkesini terk etmek zorunda kalan 10 yaşındaki Abdullah Übey El Eşeb de bu çocuklardan biri. 5 yaşındayken ülkesini terk edip şehrimize gelen Abdullah şimdilerde kapı kapı dolaşıp iş arıyor.

TAKİP ET

Aslında onun hikayesi savaştan sonra başlıyor. Abdullah'ın babası matbaacı… İlimize geldikten sonra birçok yere gidip iş aramış. Ama umutlar tükenince evde oturmaktan başka çaresi kalmamış. Abdullah 10 yaşında olmasına ama sizinle konuşmaya başladığında 20'sinde olduğuna kendinizi inandırmanız an meselesi. Cana yakın, sempatik, hareketli, konuşkan ve olabildiğince saygılı minik Abdullah.

PAZAR GÜNÜ KAPI ÇALDI MİNİK BİR SES İŞ ARIYORDU

Bizim de Abdullah ile hikayemiz şöyle başlıyor. Yoğun iş temposunun olmadığı günlerden biriydi. Yani pazar günüydü. İş yerini kapısı çaldı. Sonra minik bir ses duyuldu. Elaman arıyor musunuz? Abdullah'la ilk karşılaşan matbaa ustamız oluyor. Küçük bir konuşmanın ardından Abdullah ikiletmeden kapıyı kapatıp gidiyor. Usta yukarıya çıkıp bize minik bir çocuğun iş aradığını söyleyince çok durmadan, çıkıyorum peşinden, sokakta bir aşağı bir yukarı derken, Abdullah'ın usul usul gittiğini görüyorum. Adıyla seslenince aniden duruyor. El sallayınca bana doğru umutla koşarak geliyor. Birlikte iş yerini çıkıp konuşmaya başlıyoruz. İşte minik Abdullah ile hikayemiz böyle başlıyor.

'TABLACI BANA 1 LİRA TEKLİF ETTİ'

Hikayenin Abdullah ve ailesi ile ilgili kısmını gelin onun ağzından dinleyelim. '10 yaşındayım. İsmet Paşa ilkokulunda okuyorum. 4. sınıfa gidiyorum. Okullar ara tatile girdiği için iş arıyorum. Suriye'den 5 yıl önce kaçtık. Orada çok zengindik. Ama şimdi durumumuz kötü. Babam matbaacılık yapıyordu. Ona göre iş bulamadık. Halam ve kızıyla birlikte 10 kişi evde kalıyoruz. Hiç kimse çalışmıyor. Ben de onun için iş arıyorum. Daha önce tablacıda çalıştım. Bana günlük bir lira vermeyi teklif etti. Ama ben dedim; 'evde 10 kişi yaşıyoruz. 1 liraya bir ekmek alınıyor. Bir ekmekle kim doyacak?' Sonra gidip babamdan bir lira istedim. Dedim bir lira ver gidip iki simit alayım ve iki simidi iki liraya satarım. Sonra o parayla yine simit alırım ve yine satarım. Bu şekilde günde 50 lira kazanırım. 'Bende bir lira bile yok. Sen nereden biliyorsun bunları?' dedi.

'BABAMIN BANA ÖĞRETTİĞİ ÇOK ÖNEMLİ BİR ŞEY VAR'

Minik Abdullah hikayesine şöyle devam ediyor:'Babamın bana öğrettiği çok önemli bir şey var. Bana, 'haram yeme, haram içme, ne olursa olsun haram bir şey eve getirme.'dedi. Bunu her sabah ve her akşam bana söylüyor. Ben şu an iş arıyorum. Paspas yapabilirim, çay yapabilirim, su getirebilirim. Benim tek istediğim hakkımla para kazanmak. En büyük hayalim de okuyup asker olmak. O zaman ülkemi kurtarabilirim. Evet farkındayım. Henüz küçüğüm ama çalışıp eve ekmek götürmem gerek. Çünkü ev kirasını, elektrik, doğalgaz, su parasını vermemiz gerekiyor. Onun için çalışmamız gerekiyor. Şimdi okullar tatil oldu. İş bulursam tam gün çalışırım. Okula gittiğim zamanda öğleden sonra yarım gün çalışabilirim.' Yani minik Abdullah'ın temiz ve minik kalbiyle istediği tek bir şey var; iş bulup akşam eve ekmek götürmek…

Haber: Sami ÖZER

Bakmadan Geçme