Nevriye Gülizar Gündem

Sanal Maskeden Avatara

Nevriye Gülizar Gündem

Merhaba değerli okurlar, bugünden itibaren köşe yazılarımla sizlerle buluşacağım. Bu haftaki yazımda mutsuz hayatların mutlu yüzlerini anlatacağım.

Sosyal medya mecralarının hayatımıza hızla girmesiyle birlikte birçok alanda olumlu ve olumsuz yönleriyle etkilediği gibi insanların yaşam tarzını da etkiliyor. Facebook, Instagram ve Tiktok gibi bu sosyal medya mecralarının belirli bir hedef kitlesi var. Influncer’lar sosyal medyada takipçilerini arttırmak ve kendilerini daha da ön plana çıkartabilmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Bazı insanlarda sosyal medyada ev,  iş, okul ve günlük yaşamlarında sanki çok yoğunlarmış gibi bir izlenim yaratmak için sürekli fotoğraf ve video paylaşarak kendi dünyalarında bir psikolojik tatmin yaratıyorlar. Bazı insanlarda evde ailesi, eşi, çocukları, arkadaş çevresi ve akrabalarıyla çok da anlaşamadığı halde sırf mutlu görünen ama gerçekte öyle olmayan kendisini sosyal medyada çok mutluymuş gibi göstermeye çalışıyorlar. İş arkadaşlarımla sürekli çalışıyorum, mutluyum, hiçbir problemimiz yok. Hayat güllük-gülistanlıktan ibaretmiş şeklindeki paylaşımlar yapılıyor. Sürekli geziyorum, farklı mekanlarda, popüler yerleri ilk ben keşfediyorum algısı yaratarak bu fotoğrafları sosyal medya hesaplarından paylaşıyorlar. Ama bu insanların gerçek hayatlarına baktığımız zaman çok farklı olduğunu görüyoruz. İnsanlar sosyal medyayı bir sanal maske olarak kullanıyorlar. Sanal maske kullanıp kendilerini lüks içindeki bir yaşam tarzları varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Gerçek hayatlarında olmayan ve yaşamadıkları bir hayatı kendi hayal dünyalarında kurgulayarak sosyal medyada ben çok mutluyum, istediğim her şeye anında sahip olabiliyorum. İstediklerimi istediğim zaman elde edebiliyorum. İstediklerimi elde ederek daha da mutlu oluyorum. Sürekli bir şeylere yetişme ve koşuşturma çabası içindeymiş gibi sosyal medyada kendi kurguladıkları sanal dünyalarında çok mutluymuş gibi görünüyorlar.

Kısacası insanlar sosyal medyada bir sanal maske takarak kendilerine mutlu ve mesut bir dünya yaratıyorlar. İnsanlar eskiden yaptığı işleri bir gösteriş çabasına girmeden, kimseye göstermeden ve kimseye görünmeden yaparlardı. Her şeyi olduğu ve olması gerektiği gibi yaşarlardı. Doğal hayatlarıyla yaldızlı cümleler kurmadan, olmayan şeyleri varmış gibi göstermeden yaşarlardı. Eskiden sohbetler, ziyaretler, dini ve resmi kutlamalar yüz yüze ve samimi bir şekilde yapılırdı. Günümüzde ise artık her şey sanal âlemde insanların kendi öz benliklerinden çok uzaklarda yaşıyorlar. İnsanlar eskiden yüz yüze görüşerek sohbetleriyle bir gönül bağı kurarlardı. Günümüzde ise birbirlerini hiç tanımayan insanlar sanal âlemde yaptığı paylaşımlar ve çeşitli emojilerle bir mesaj vererek ben varım, buradayım dercesine kendi varlıklarını birbirlerine karşı bir üstünlük çabası içerisinde ispatlamaya çalışıyorlar. Daha önceden insanlar yüzleri görünmesin ve kimlikleri bilinmesin diye Fake(feyk) hesapları kullanıyorlardı. Günümüzde ise bu fake hesapların yerine avatarlara bırakmıştır. Bu avatar karakterlerle sosyal medyada varlık ve üstünlük çabalarını sürdürüyorlar.

Yaşamlarından bir daha geri dönmeyecek olan zamanlarını çalan bu sevimli zaman hırsızı sosyal medyayla yüzleşmekten çekiniyorlar. Çünkü kendilerine orada bir dünya kurmuş, mutlu ve mesut yaşıyorlar. Hayatlarına dair hiçbir olumsuzluk görmek mümkün değil. En sade şekilde açıklayacak olursam sırf bir fotoğraf paylaşabilmek için binlerce fotoğraf çekilir ama içerisinden sadece bir tanesi paylaşılır. Paylaşılan bu fotoğraf’da olduğu gibi değil de photoshop gibi çeşitli programlarda düzenlenip ve filtreli olanlar en güzel şekilde paylaşılır. Paylaşılan hiçbir fotoğrafı filtre kullanmadan ve düzenlemeden paylaşılmış hiçbir fotoğraf göremezsiniz. O fotoğrafı o kadar çok değiştiriyorlar ki inanınki kendileri bile “ bu gerçekten ben miyim” diyorlardır. Belirli bir zaman sonra o fotoğraftaki kişiye benzemek için caba harcıyorlar. Sanal âlemlerindeki fotoğrafı belirli bir süreden sonra kendilerine ayna metaforuna dönüştürüyorlar. Kişiler öz benlikleriyle değil, oluşturdukları avatarlarıyla topluma kendilerini lanse ediyorlar. Avatarlarına benzer kişilerle birlikte kendilerine bir yankı odası oluşturuyorlar. Bu avatarlara önerilebilecek tek şey eskiden olduğu gibi öz benliklerine geri dönmeleridir. Hz. Mevlana’nında dediği gibi “Ya Olduğun Gibi Görün Yada Göründüğün Gibi Ol” sözünü hatırlatıp, oluşturdukları popüler olan yapay ve sanal dünyalarından çıkıp aramıza dönmeleri dileğiyle…

Bir sonraki yazı dizisinde görüşmek dileğiyle mutlu, esen ve kalın sağlıcakla...
 

Yorumlar 2
Nevriye 14 Ocak 2024 18:00

Esra D. değerli görüşleriniz için çok teşekkür ediyorum.

Esra D. 02 Ocak 2024 10:18

Bu kadar güzel anlatılamazdı ????????????

Yazarın Diğer Yazıları