Ebru Temiz

Seyahatlerin İnsan Ruhuna Etkisi

Ebru Temiz

Seyahat etmek yalnızca dört teker üzerinde varılacak olan güzergaha doğru hareket eden otobüslerden mi ibarettir?

Yolculuk dediğimiz mesele otobüse binip gideceğimiz noktada inmekle alakalı bir mesele değildir.

Seyahat başlı başına insanın ruhunu dinlendirip yolda olduğu süre zarfında iç sesiyle baş başa kaldığı bir süreçtir.

Hele ki uzun yola gidiyorsanız; bu durum kimi insanlar için bir çile halini alırken kimi insanlar için keyifli ve dinlendirici bir yolculuktur.

Her geçtiğin şehrin dilini çözüp o şehirle konuşmak elbette kolay bir meziyet değildir.

Şehirler de insanlar gibi konuşur.

Karanlık geceleri aydınlatan ve bizim yalnızca cam kenarından görmüş olduğumuz evlerin ışıkları, yaşanmışlıkların en güzel göstergesi konuşan şehirlerin dili değil midir?

Her evin yanan ışıkları yaşayan ve hala canlı kalabilen insanların izlerini taşır.

Gecesi ayrı bir zevk gündüzü ayrı bir zevktir uzun yola yapılan yolculukların..

Sabahın aydınlanan yüzü güneşin ilk ışıklarıyla belli eder kendini.

Güneşin doğuşuyla birlikte nesneler de aydınlanmış, canlılık kazanmıştır.

Gece siyaha boyasa da etrafı gündüz yeşiliyle mavisiyle renk katmıştır yolculuğa.

Yollar uzar, gün biter, gece kavuşur sabaha.

Anlamsız karanlıklar aydınlanan gün ile mana katar kendine.

Tarım işçileri, gelincikler, günebakanlar, at çiftlikleri ve sayamadığım daha nicesi yol ilerledikçe geride kalır.

Otobüsün camından akıp giden hayatı izlerken yolun ilerisinde beni daha ne güzellikler bekliyor acaba diye düşünür insan.

Otobüs yolculuklarında sadece camdan dışarıyı izleyip geçtiğimiz şehirler hakkında yorumlarda bulunuruz.

Yorumlarımızın ne kadarı o şehri yansıtır bilmeyiz.

Tabela değişir, yeni bir şehirle birlikte coğrafya değişir, geçim kaynağı, bitki örtüsü, iklim değişir.

Değişen sadece bunlar mıdır?

Bunlarla birlikte hisler, duygular, düşünceler, ruhaniyet değişir.

Kısacası şehirler değiştikçe insan da değişir ve farklı bir halet-i ruhiyeye bürünür.

İnsan küçük yerleşim yerlerinin naifliğini hisseder, büyük yerleşim yerlerinin içinde kaybolur.

Ben hep o mütevazı taraftaki yaşamı severim; sıcak, küçücük samimi…

Değerli okurlarım seyahatlere yalnızca bedenen katılmayalım, ruhumuzu da yolculuğa çıkaralım.

Beden ancak ruh ile desteklenip beslendiğinde kıymetli…

Yazarın Diğer Yazıları